Saklanan Çocuk

Sobelenmedi hâlâ,
Saklanıyor içimdeki çocuk.
Binmiş uçurtmanın sırtına,
Bakıyor gökyüzünden;
Oyundan çıkan,
Sobelenmiş, öfkeli, kırgın insanlara.

Bir bulutun arkasında,
Saklıyor en parlak gülüşünü.
Korkuyor büyümekten,
Korkuyor susmaktan,
Avuçlarında ufak beyaz taşlar,
Hâlâ denize atılmamış, bin bir renkli düşler.

Koşuyor rüzgâra karşı,
Ayakkabısız, belki yaralı.
Ama inatla,
Toprağın kokusunu unutmadan,
Yüzünde yağmur izleri,
Arıyor saklandığı yerden,
Kendini bulacak bir oyun daha.

Bir ev yapmış kendine gölgelerden.
Penceresi yıldız, kapısı rüzgâr,
Dışarıda unutanlar,
İçeride hâlâ inananlar var.

Avuçlarında masal kırıntıları,
Dilinde söylenmemiş şarkılar,
Suskun, ama umudu hâlâ diri,
Küsmemiş kendi sesine, bir tek kendisi.

Bakıyor usulca dalların arasından,
Kırılmış salıncaklara, unutulmuş seslere,
“Gel” diyor, “birlikte saklanalım,
Bu sefer, belki bulamazlar bizi…”

Saklanıyor içimdeki çocuk.
Renkli tebeşirlerle çiziyor hayaller,
Sıvası dökük, çatlamış duvarlara çiçekler,
Yeniden yapıyor, kahkahalardan uçurtmalar.

Sobelenmedi hâlâ,
Yanağında, güneşten utangaç bir gamze.
Koşuyor, gözlerimin en derin köşelerine.
Her şeye rağmen,
Sevmeyi bilen, inanan hâliyle.

Bilir ki
Her saklanan,
Bir gün bulunur.
Ama içimdeki çocuk,
Belki de bulunmak istemez.
Çünkü saklanmak,
Bazen güzeldir büyümekten.

Bir gün belki de,
Gökyüzünden atlayacak cesaretle.
Dünyanın bütün kırgın insanlarına,
Teklif edecek bir oyun daha:
“Haydi gelin, en başından,

Yeniden başlayalım, hep birlikte…”

Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir