Sen geldin,
Ve evin içi bir sabah ışığı gibi dağıldı duvarlara.
Adını ilk kez söylediklerinde
Bir çiçeğin adını duyar gibi irkildim.
Bana benzeyen ama benden başka biri gelmişti,
Birden büyüdüm.
Senin sessiz ağlayışlarınla tanıdım içimdeki yumuşaklığı,
İlk adımlarını atarken,
Ben cümle kurmayı öğrendim hayatla ilgili.
Sen düşerken tuttuğum ellerin, zamanla tuttuğum dualara dönüştü.
Seninle büyümek, bir aynaya bakmak gibiydi bazen.
Ama yansıması daha saf, daha kırılgan.
Gözlerinden okudum gecikmiş uykuları,
Bana anlatmadığın sırları,
Ve büyürken kimseye söyleyemediğin korkuları.
Çocukken, geceleri lambayı senin için açık bırakırdım,
Uyuduğundan emin olduğum halde.
Karanlıktan korkmazdın,
Ama ben senin yalnız kalmandan korkardım.
Kimi sabahlar saçlarını babam tarardı,
Küçük tokalarınla kendini süslerdin.
Gülüşün, odamızda asılı bir fotoğraf gibi kaldı.
Yıllar geçse bile hiç silinmedi.
Kardeşlik, bazen bir çayın demlenmesini beklemektir,
Bazen; susup yanında oturmaktır,
Bazen; onun yükünü gülümseyerek taşımaktır, hiç fark ettirmeden.
Seninle tartıştığımda bile kalbim senin tarafındaydı.
Ben hep, anlamaya çalıştığım suskunluklarınla
Daha çok sevdim seni.
Ve şimdi,
Zamanın gölgesinde başka hayatlara yürürken,
Biliyorum ki,
Senin varlığın,
Benim tamamlanmamın,
Sessiz sebebi.
Bir yanıt yazın